Kategori: Ailesinden

Tüvanam, İlk Göz Ağrım!

Gönderen: Babası Şibay / 8 Ağustos 2025

Sana hep böyle hitap etmiştim.

Doğduğun gün seni hastanede gösterdiler. Dik saçlı bir bebektin. Seni bebekken bazan göğsümde uyuturdum. O zaman sanki göğsümün yarılıp içime girmeni isterdim.

2-3 yaşlarında idin, sarı saçlı fotoğrafın  hep önümde, güneşde altın gibi parlıyordu saçların ve gülümsüyordun.

Tüvanam, annenin önderliğinde Charles de Gaulle Lisesi’ne ana okulunda başladın. Ve o liseden mezun oldun.

Çocukluğunda güler yüzlüydün. Kanadalı akrabalara, annen, sen ve kardeşin ile gitmiştik. Seni ve kardeşin Dilara’yı çok sevmişlerdi. Sen ve Dilara ile bir kez İstanbul’a gitmiş ve Taksim’de otelde kalmıştık. Ertesi gün Boğaz vapuruna binmiştik ve sizlere iskeleleri anlatmıştım. Üsküdar, Beylerbeyi, Çengelköy. Bu senin İstanbul ile ilk tanışman olmuştu. Güzel bir tahsil hayatın oldu lisede. İlkokul sonda sporcu Fransızca öğretmenin ile tüm sınıf Kapadokya bisiklet  turu yaptınız  bir hafta. Gezide çekilen renkli ve gülen fotoğrafında kızımın artık bir genç kız olduğunu fark etmiştim. Bir de annenin İşbankası lokalinde ikimizin dans ederken olan fotoğraf, ikimiz de mutlu bakıyorduk, hele ben, kızımla dans ediyordum.

Sonra Galatasaray Üniversitesi giriş sınavı için İstanbul’a gidip Taksim’de aynı otelde kalışımız. Seni sınavda beklerken oradaki hanımlarla sohbet ettim, çocuklarına ders aldırdıklarını öğrendim. Sen sınavdan çıkınca, baba sınavı kazandım dedin, inanmadım. Hakikaten sınavı kazanmıştın.    

Sonra Galatasaray Üniversitesi, birinci sınıfta hastalanman, Suada’da çalışmaya başlaman. Sonra Reina’da çalışmaya başlaman ve Reina faciası. Ömründe felaketleri yaşadın ve kurtulmayı hep başardın. En son MYO lokantasını açarak yeni bir başlangıç yaptın.

Ömrünün ilk 18 yılını Ankara’da geçirdin ama sonra oraya hiç dönmedin. Hep İstanbul’da yaşamayı  tercih ettin. Ben Ankara’da idim. 

Canım kızım, bir yıldız gibi parlayıp hayatlarımıza girdin, etkini bıraktın, sonra da bir yıldız gibi kayıp gittin.

Gece semalarında gözüküp sonra  kaybolan  yıldızlar gibi. Hep ilk göz ağrım olarak kalacaksın.

Sevgili ve canım kızım. Rahat uyu, temiz, tertemiz kalbinle. Bu hayat için fazla pür idin. Tekrar buluşana kadar.

Baban Şibay.

Yok!

Gönderen: Sumru’dan / Annesi / 21 Temmuz 2025

Bu şiiri uzun yıllar önce babam yazmıştı. Kim derdi ki bir gün kızımın yokluğunun acısıyla paylaşacağım…

Yok

Günaydın alaca sabah!
Bak ben tekim.
O yok!

Güzle bahar karışımı bir rüzgar bu!
Bak ben tedirginim.
O yok!

Bu bademler aldanacak, açmasınlar, yazık,
Bir kişioğlu mu yalan söyleyen? Değil!
Bak ama ben bir adım ilerdeyim.
O yalan gibi yok

dedenin-siiri2

Hiç Unutmayacağız!

Gönderen: Sumru’dan / Annesi / 16 Temmuz 2025

Canım Kızım,

Yokluğunun ne tarifi mümkün, ne tesellisi var, ne çaresi, delip geçen kanatmadan acıtan derin bir boşluk hissi.

Vedaları hiç sevmezdin, vedasız gittin…

Sen gittiğinden beri hayat ikiye bölündü sanki; seninle yaşananlar, senden sonra yaşananlar ve eksik olan, tamamlanmayan bir şeyler var…

Yüreğindeki fırtınalara, yaşadığın acılara ulaşmak istediğimde, gerçekten beni duyabilseydin. Sen bir karar verdin, bir annenin anlamakta zorlandığı ama yargılamadığı.. Gittiğin yerde huzur bulduysan eğer, bil ki bu yalan dünyada seni çok özleyen bir kalp bazen susarak, bazen gözyaşıyla, bazen bir tebessümün ardında ismini fısıldıyor, seni yaşıyor ve yaşatıyor.

Ve Venüs, kızın, seni hala bekliyor, sesini hatırlıyor, sevgini taşıyor, biliyorum. Sakın gözün arkada kalmasın ona her zamanki gibi çok iyi bakıyorum. Senin yadigarın, can yoldaşımla acının yanına umut koyuyorum.

Bil ki kızım, her sessizlikte, her kayan yıldızda, her kelimede sen saklısın. Yas değil tuttuğum, sevgi ve özlemle hatırlama ve yaşatma tutkusu.
Hiç unutma, yok olmak gönüllerden silinmek değildir. Hangi sevgi, hangi bağlılık yok olabilmiş; sen benim sonsuzluğumsun!

Sumru (Goofy’ciğin).