Canım Kızım,
Yokluğunun ne tarifi mümkün, ne tesellisi var, ne çaresi, delip geçen kanatmadan acıtan derin bir boşluk hissi.
Vedaları hiç sevmezdin, vedasız gittin…
Sen gittiğinden beri hayat ikiye bölündü sanki; seninle yaşananlar, senden sonra yaşananlar ve eksik olan, tamamlanmayan bir şeyler var…
Yüreğindeki fırtınalara, yaşadığın acılara ulaşmak istediğimde, gerçekten beni duyabilseydin. Sen bir karar verdin, bir annenin anlamakta zorlandığı ama yargılamadığı.. Gittiğin yerde huzur bulduysan eğer, bil ki bu yalan dünyada seni çok özleyen bir kalp bazen susarak, bazen gözyaşıyla, bazen bir tebessümün ardında ismini fısıldıyor, seni yaşıyor ve yaşatıyor.
Ve Venüs, kızın, seni hala bekliyor, sesini hatırlıyor, sevgini taşıyor, biliyorum. Sakın gözün arkada kalmasın ona her zamanki gibi çok iyi bakıyorum. Senin yadigarın, can yoldaşımla acının yanına umut koyuyorum.
Bil ki kızım, her sessizlikte, her kayan yıldızda, her kelimede sen saklısın. Yas değil tuttuğum, sevgi ve özlemle hatırlama ve yaşatma tutkusu.
Hiç unutma, yok olmak gönüllerden silinmek değildir. Hangi sevgi, hangi bağlılık yok olabilmiş; sen benim sonsuzluğumsun!
Sumru (Goofy’ciğin).